rek yaklaþan ve Garion'un annesiyle babasýný öldüren bir adamýn varolduðu yolundaki korkunç bilgiydi;
eðer hayatýnýn geri kalanýný buna adamasý gerekse bile, Garion o adamý bulacak, bulduðunda da öldüre-
cekti. Bu tek, elle tutulur gerçekte Garion'a tuhaf bir biçimde rahatlatýcý gelen bir þeyler vardý.
Caddeye doðru yýkýlmýþ bir evin kalýntýlarýnýn üzerinden dikkatle atladý ve yýkýk þehri keþfet-
mek için yaptýðý bu kasvetli geziyi sürdürdü. Aslýnda görecek pek bir þey de yoktu. Sabýrlý yüzyýllar, sa-
vaþýn geride býraktýklarýný neredeyse tamamen silip süpürmüþtü; sulu kar ve kalýn sis de kalan birkaç
þeyi gizliyordu. Garion tekrar içini çekti ve geriye dönüp bir önceki geceyi geçirdikleri yýkýk kule kalýn-
týsýna doðru yürümeye baþladý.
Yaklaþtýðýnda Bay Kurt ile Pol Teyzenin kuleden biraz uzakta durmuþ sessizce konuþtuklarýný
gördü. Ýhtiyar pas rengi kukuletasýný baþýna çekmiþti, Pol ise mavi pelerinine sarýnmýþtý. Sisli yýkýntýla-
ra bakarken yüzünde çok eskilerden kalma bir esef duygusu vardý. Uzun, kara saçlarý sýrtýna dökülü-
yordu ve baþýndaki beyaz tutam yerdeki kardan bile daha beyaz görünüyordu.
"Ýþte geldi," dedi Bay Kurt, Garion yaklaþtýðýnda.
Pol baþýný salladý ve ciddi bir ifadeyle Garion'a bakarak "Neredeydin?" dedi.
"Hiç," dedi Garion, "Düþünüyordum."
"Ayaklarýný ýslatmayý da baþarmýþsýn bakýyorum."
Garion ýslak kahverengi çizmelerinden birini kaldýrýp yapýþmýþ çamurlara baktý. "Kar sandýðým-
dan daha suluymuþ," dedi özür diler gibi.
"O nesneyle kendini daha mý iyi hissediyorsun?" diye sordu Bay Kurt, Garion'un sürekli belinde
taþýmaya baþladýðý kýlýcý göstererek.
"Herkes Arendiya'nýn çok tehlikeli bir yer olduðunu söyleyip duruyor," dedi Garion. "Ayrýca da
alýþmam gerek." Belindeki yeni, gýcýr gýcýr kemeri, kýlýcýn kabzasý gizlenene kadar çevirdi. Kýlýcý Eras
yortusunda Barak hediye etmiþti; gemide geçirdikleri bayramda aldýðý birçok hediyeden biriydi bu.
"Sana hiç yakýþmýyor," dedi ihtiyar onaylamayan bir tonla.
"Çocuðu rahat býrak baba," dedi Pol Teyze, ama aklý baþka yerdeydi. "Kendi kýlýcý deðil mi, iste-
diðini yapar."
"Hettar nerede kaldý?" diye sordu Garion konuyu deðiþtirmeye çalýþarak.
"Sendarya daðlarýnda kar yollarý kesmiþ olabilir," dedi Kurt. "Ama mutlaka gelir. Hettar güve-
nilir bir adamdýr."
"Niye Camaar'dan at almadýk merak ediyorum."
"Algar atlarý kadar iyi olmazdý," diye cevap verdi Kurt, kýsa, beyaz sakalýný kaþýyarak. "Yolumuz
uzun, bir de atýmýn yorulup yorulmadýðýný düþünerek dertlenmek istemiyorum. Þimdi biraz beklemek,
ileride daha çok vakit kaybetmekten iyidir."
Garion elini ensesine götürüp, Kurt ve Pol Teyze'nin ona Eras yortusunda verdikleri tuhaf bir
biçimde oyulmuþ gümüþ týlsýmýn zincirinin acýttýðý ensesini ovuþturdu.
"Kafaný takma þuna caným," dedi Pol Teyze.
"Þunu tuniðimin dýþýna taksam olmaz mý?" diye sýzlandý Garion; "Burada kimse göremiyor ki."
"Tenine deðmesi gerekiyor."
"Ama hiç rahat deðil. Güzel görünüyor, ama bazen soðuk, bazen sýcak, arada bir de çok aðýr o-
luyor; zinciri ensemi acýtýyor. Takýya alýþýk deðilim de ondan herhalde."
"Tam taký sayýlmaz o caným," dedi Pol. "Zamanla alýþýrsýn."
Kurt gülerek, "Teyzenin kendisininkine alýþmasýnýn on yýl sürdüðünü bilmek seni rahatlatýr bel-
ki," dedi. "Durmadan Tak þunu Pol,' demek zorunda kalýyordum."
BÜYÜCÜLER KRALÝÇESÝ