belgariad-5

VIP免费
2024-12-24 0 0 511.94KB 197 页 5.9玖币
侵权投诉
TEÞEKKÜR
Öncelikle tarama iþini gerçekleþtiren Kender'e çok teþekkürler.
Sadece bu ekitap deðil taramýþ olduðu tüm eserler için sonsuz teþekkürler.
Kender'in diðer kitaplarýna www.kitap.perisi.com adresinden ulaþabilirsiniz.
Tarama iþini gerçekleþtirdiði için Kender'e bu kadar teþekkür ediyorsak
elbetteki zevkle okuduðumuz kitaplar için
baþta yazarlarý olmak üzere yayýncýlarý ve emeði geçen herkese
ne kadar teþekkür etmemiz gerektiðini bir düþünmek gerek.
En güzel teþekkür herhalde o kitaplarýn orjinallerini almak olsa gerek diye düþünüyorum.
NOTLAR
*Kitabý baþtan sona elimden geldiðince imla ve noktalamalara dikkat ederek düzenlemeye
çalýþtým tabi yine de gözden kaçanlar olmuþtur. Affola.
*Diðer kitaplarý henüz okumadým okudukça bir yandan da düzelttiðim için zamanla onlarý da
ayný þekilde düzenleyip sizlere sunmaya çalýþacaðým
Selamlar sevgiler...
shAkoD
shakod3@hotmail.com
GÝRÝÞ
Baþlangýcýn ve sonun hikâyesi.
Torak Kitabý'ndan parçalar*
DÝNLEYÝN BENi ANGARAKLAR, adýma, dualarýnýzý ve kurbanlarýnýzý eksik etmeyin, çün-
kü ben Angarak ülkelerinin efendisiyim. Beni memnun etmezseniz gazabým büyük olur.
Sýnýrsýzlýðýn zamansýz boþluðu içinden geleceðe baktým ve gördüm ki, iki Yazgý vardý ve Ebedi-
yetin sonsuz koridorlarýnda birbirlerine doðru ilerliyorlardý. Her Yazgý Mutlaktý ve bunlarýn niha-
i karþýlaþmasýnda bölünmüþ olan her þey bir olacaktý. O anda, olmuþ olan, olmakta olan ve olacak olan
her þey, bir tek Amaçta birleþecekti.
Bunu görür görmez, altý kardeþimi de yanýma aldým ve Yazgýlarýn isteðini gerçekleþtirmek için
el ele tutuþtuk. Ancak benim önayak olduðum bu yaradýlýþ, Babamýzý mutlu etmedi. Bizim emekleri-
mizden yüz çevirip Mutlak'ýn tefekkürüne daldý. Tek baþýma Korim yükseltilerine gittim, ki artýk yok
öyle bir yer, ve yarattýðým þeyi kabul etmesi için ona seslendim. Ama önayak olduðum iþi reddedip ben-
den yüz çevirdi. O zaman yüreðimi ondan soðutup geri döndüm ve ebediyen babasýz kaldým.
Tekrar kardeþlerime gidip akýl verdim ve el ele tutuþup irademizin aracý olacak olan insaný ya-
rattýk, insaný birçok halk halinde yarattýk ve her halka tanrýsýnýn aramýzdan kim olacaðýný seçme hakký
tanýdýk. Halklar kendilerine birer tanrý seçtiler, ama hiçbir halk, ona üstümüzde efendilik etme hakký
tanýmadýðýmýz için hep muhalif ve tatminsiz olan Aldur'u seçmedi. O zaman Aldur kendisini bizden ayýr-
dý ve efsunlarla hizmetkârlarýmýzý elimizden almaya çalýþtý. Ama çok az kiþi kapýldý onun efsunlarýna.
Benim olan halk kendine Angaraklar diyordu. Onlardan hoþnuttum, onlarý alýp Korim yükselti-
lerine götürdüm, ki artýk yok öyle bir yer, ve onlara dünyanýn yaratýlmasýna önayak olmama sebep olan
Amacý anlattým.
Onlar da bana taptýlar ve dualar edip kurbanlar yaktýlar. Onlan kutsadým ve çoðaldýlar ve bere-
ketli oldular. Þükranlarýný dile getirmek için bana bir sunak hazýrlayýp en güzel bakireleriyle en yürekli
gençlerini bana kurban ettiler. Onlardan hoþnut kaldým ve tekrar kutsadým onlarý, böylece bereketleri
arttý ve bütün halklardan fazla çoðaldýlar.
Aldur'un kalbi bana böyle tapýlmasýndan dolayý kýskançlýkla, bana karþý hýnçla dolmuþtu. Ruhu-
nun gizli köþelerinde bana karþý kendi kendine komplolar kurdu ve eline bir taþ alýp ona can verdi, ki A-
macýmdan beni saptýrabilsin. Bu taþla benim üzerimde hâkimiyet kurmayý amaçladý. Cthrag Yaska
BELGARIAD 5
*Yayýncýnýn Notu: Korkunç Torak Kitabý'ndan alýndýðý iddia edilen bu metin, Nadraklar arasýn-
da dolaþan metinlerden biridir. Kitabýn resmi kopyalarýný ancak Grolim baþrahipleri görebildiði için, bu
versiyonun gerçekliðini kontrol etmek mümkün olmadý, ancak metindeki çeþitli ipuçlarý böyle olduðunu
gösteriyor. Çerek Kralý Anheg'in elinde Torak Kitabý'nm gerçek bir kopyasýnýn olduðu söylenir, ama ne
yazýk ki karþýlaþtýrmak için bu kopyayý ele geçiremedik.
böylece hayat buldu. Cthrag Yaska'nýn içi, bana karþý düþmanlýkla doluydu. Ve Aldur müridim dediði
kiþilerle kardeþlerinden ayrý durdu ve bu taþla üzerimde hâkimiyet kuracaðýný hayal etti.
Bu lanetli taþýn Aldur'u benden ve diðer kardeþlerimizden ayýrdýðýný gördüm. Ve gidip Aldur'la
konuþtum ve ona yalvararak bu taþa yaptýðý habis efsunu çözmesini, verdiði caný geri almasýný istedim.
Bunu yaptým ki, Aldur kardeþlerinden ayrý kalmasýn. Hatta onun önünde aðlayýp kendimi aþaðýladým.
Ama habis taþ Aldur'un ruhunu ele geçirmiþti bile; kalbini bana karþý taþa çevirmiþti. Ve ben
Aldur'un ebediyen kendi yarattýðý bu taþýn kölesi olacaðýný gördüm. Aldur beni küçümseyerek konuþtu
ve baþýndan savmaya çalýþtý.
Sonra, onu sevdiðim için ve Hayalimde gördüðüm þer yoluna sapmasýný engellemek amacýyla,
kardeþim Aldur'a vurup lanetli taþý elinden aldým. Ve Cthrag Yaska'yý götürüp irademi ona hâkim kýl-
maya, içindeki kötülüðü dindirip uðruna yaratýldýðý habaseti durdurmaya çalýþtým. Böylece Aldur'un
yarattýðý kötülüðün yükü benim omuzlarýmda kaldý.
Aldur bana çok öfkelendi. Kardeþlerime gidip hakkýmda yalanlar söyledi. Her biri bana gelip a-
þaðýlayarak konuþtu; benden Aldur'un ruhunu karartan ve büyüsünden kurtulsun diye elinden aldýðým
o taþý geri vermemi istediler. Ama ben direndim.
O zaman bana savaþ açtýlar. Halklarýnýn Angaraklarýmýn kanýný dökmek amacýyla demirden si-
lahlar yaptýklarý ocaklarýn dumaný, gökyüzünü kararttý. Yýl döndüðünde, ordularý Angarak topraklarýna
yürüdü. Kardeþlerim uzun boylarýyla ordularýnýn önünden yürüyorlardý.
Onlara elimi kaldýrmayý hiç istemiyordum. Ama halkýmýn topraklarýný harap edip bana tapanla-
rýn kanýný dökmelerine de izin veremezdim. Kardeþlerimle benim aramdaki bir savaþtan ancak þer çý-
kabileceðini biliyordum. Böyle bir mücadelede Yazgýlar henüz vakti gelmemiþken karþýlaþabilir, bu
karþýlaþma kâinatý parçalayabilirdi.
Bu yüzden beni çok korkutan, ama öngördüðüm tehlikeden daha zararsýz olan yolu seçtim. La-
netli Cthrag Yaska'yý topraða karþý kaldýrdým. Bir Yazgýnýn Amacý benim içimdeydi; diðer Yazgýnýn A-
macý ise, Aldur'un yarattýðý taþýn içinde. Olmuþ olan ve olacak olan her þeyin aðýrlýðý üstümüzdeydi ve
toprak bu aðýrlýða dayanamadý. Yerin kabuðu önümde parçalandý ve deniz bu çatlaða hücum edip kuru
topraðý örttü. Böylece halklar birbirlerinden ayrýldý ki savaþýp birbirlerinin kanýný dökemesinler.
Ama Aldur'un bu taþa iþlediði habaset o kadar büyüktü ki, dünyayý ikiye bölüp kan dökülmesini
önlemek için onu kaldýrdýðýmda beni ateþe boðdu. Daha ben ona emir verirken, beni yakarak yere de-
virdi. Onu tuttuðum elim yanýp kül oldu ve ona bakan gözüm kör oldu. Yüzümün bir yaný ateþiyle ka-
rardý. Kardeþlerim arasýnda en güzeli olan ben, o kadar iðrenç bir yüze sahip oldum ki, kimse görmesin
diye çelikten canlý bir maskeyle dolaþmak zorunda kaldým.
Bana yapýlan bu kötülük içimi büyük bir azapla, bu habis taþ içindeki kötülükten kurtarýlýp
arýndýrýlana kadar dinmeyecek bir acýyla doldurdu.
Ama artýk halkýmla onlara saldýranlar arasýnda karanlýk bir deniz vardý ve düþmanlarým yaptý-
ðým þeyden korkup dehþet içinde kaçmýþlardý. Evet, kardeþlerim bile yarattýðýmýz bu dünyadan kaçtý-
lar, çünkü karþýma çýkmaya cesaretleri kalmamýþtý. Ama gene de ruhlarý, izleyicileriyle birlikte arkam-
dan komplolar çevirmeye devam etti.
Sonra, halkýmý Mallorya'nýn çorak topraklarýna götürüp, korunaklý bir yerde muhteþem bir þe-
hir kurdurdum. Bu þehre onlar uðruna çektiðim acýnýn anýsýna Cthol Mishrak dediler. Ben de þehri e-
bediyen üstünde duracak bir bulutla gizledim.
Sonra demirden bir sandýk yaptýnp, gücünü bir daha mahvetmek için kullanamasýn diye habis
Cthrag Yaska'yý içine hapsettim. Bin yýl ve ardýndan bir bin yýl daha, taþý Aldur'un habis lanetinden
kurtarmak için çabaladým durdum. Büyük efsunlar ve güçlü kelimelerle inatçý taþý etkilemeye çalýþtým-
sa da, ne zaman yanýna gitsem þer ateþiyle tutuþtu ve laneti dünyanýn üzerinden kalkmadý.
Derken kardeþlerimin en genci ve en pervasýzý olan Belar, ruhu bana karþý hâlâ kin ve kýskanç-
EFSUNCUNUN SON OYUNU
lýkla dolu olan Aldur ile birlikte aleyhime bir komplo kurdu. Belar'ýn ruhu, halký olan yontulmamýþ A-
lornlarla konuþup aleyhime kýþkýrttý. Aldur da bana karþý hýncýný içine yerleþtirdiði müridi Belgarath'ý
onlara katýlmaya yolladý. Belgarath Alornlarýn þefi Çerek ile üç oðlunun aklýný çeldi.
Habis büyülerle benim yarattýðým deniz engelini aþýp, gece vakti hýrsýz gibi Cthol Mishrak þeh-
rine girdiler. Kurnazca saklanarak demir kuleme sýzýp, habis taþý hapsettiðim sandýða ulaþtýlar.
insanlarýn Demirpençe Riva dedikleri Çerek'in en küçük oðlu, öyle týlsýmlarla ve efsunlarla
baðlanmýþtý ki, lanetli taþý eline aldýðýnda yok olup gitmedi. Taþý alýp batýya kaçtýlar.
Halkýmýn savaþçýlarýyla birlikte peþlerine düþtüm Cthrag Yaska'nýn laneti yeniden dünyanýn ü-
zerine olmasýn diye, ama Riva dedikleri adam taþý kaldýrýp habis ateþini halkýmýn üzerine saldý. Hýrsýz-
lar kaçýp, taþýn þerrini batý ülkelerine götürdüler.
O zaman muhteþem Cthol Mishrak þehrini yýkýp, halkýma da onun yýkýntýlarýndan kaçmalarýný
söyledim. Angaraklan aþiretlere böldüm. Nadraklarý hýrsýzlarýn geldiði yolda nöbet tutsunlar diye ku-
zeye yolladým. Geniþ omuzlarýyla iyi yük taþýyan Thullarý ortadaki topraklara yerleþtirdim. Halkýmýn en
savaþçýlarý olan Murgolarý da güneye yolladým. En kalabalýk kýsmýný bana hizmet etsinler ve batýya sa-
vaþ açtýðýmda asker olsunlar diye Mallorya'da tuttum.
Bütün bu halklarýn üstüne Grolimleri yerleþtirip onlara büyü ve sihir öðrettim ki benim rahip-
lerim olsunlar ve diðerlerini kontrol etsinler. Onlara verdiðim talimatlarla kurban taþlarýmýn ateþinin
sönmemesini ve kurbanlarýn durmamasýný saðladým.
Melun Belgarath Riva'yý lanetli taþla birlikte Rüzgârlar Denizi'ndeki bir adanýn baþýna geçirdi.
Belar gökten iki yýldýz düþürdü ve Riva bu ikisinden bir kýlýç yapýp kabzasýna Cthrag Yaska'yý yerleþtir-
di.
Ve Riva bu kýlýcý eline alýnca çevremde kâinat sarsýldý ve haykýrdým, çünkü gözümün önünde bir
Hayal belirmiþti ve daha önce göremediðim þeyleri görür olmuþtum. Zamaný gelince Belgarath'ýn bü-
yücü kýzýnýn karým olacaðýný görerek sevindim. Ama Riva'nýn sulbünden Iþýðýn Çocuðunun doðacaðýný
ve onun bana Amacýmý veren Yazgýnýn düþmaný olan Yazgýnýn aleti olacaðýný da gördüm. Bir gün uzun
bir uykudan uyanýp, Iþýðýn Çocuðunun kýlýcýyla karþýlaþmam gerekecekti. Ve o gün iki Yazgý çarpýþacak
ve sadece bir Yazgý hayatta kalacaktý. Ancak hangi Yazgýnýn hayatta kalacaðý bana bildirilmedi.
Bu Hayal üzerine çok düþündümse de daha fazlasýný göremedim. Ve bin yýldan fazla zaman geç-
ti.
Derken Aldur'un öðretisinin habasetinden kaçýp benim hizmetime giren Zedar adlý bilge ve adil
kiþiyi çaðýrdým yanýma. Onu batýdaki bataklýklarda yaþayan Yýlan insanlarýn sarayýna yolladým. Bu in-
sanlarýn tanrýsý Issa idi, ancak tembelin biri olan Issa durmadan uyuyarak, kendilerine Nyissalýlar di-
yen halkýný kraliçelerinin eline býrakmýþtý. Zedar bu kraliçeye bazý tekliflerde bulundu; kraliçe bunlar-
dan hoþlanarak, Riva'nýn soyundan gelenlerin sarayýna elçi kýlýðýnda suikastçýlar yolladý. Bunlarda o
soydan gelen herkesi öldürdüler, sað kalan tek çocuk da denize atlayýp boðuldu.
Demek ki Hayalim yanýlmýþtý, çünkü onu doðuracak kimse kalmadýðýna göre, bu Iþýðýn Çocuðu
nereden çýkacaktý?
Böylece Amacýmýn gerçekleþmesini garantiye almýþ ve Aldur ile kardeþlerinin þerrinin yarattý-
ðým dünyayý mahvetmesini engellemiþ oldum
Þer tanrýlarýnýn ve büyücülerin aklýna kanan Batý Krallýklarý, böylece yerle bir edilecek. Beni
inkâra ve bana meydan okumaya kalkanlarý mahvedip acýlarýný bin kat artýracaðým. Önümde diz çöküp
yerlere kapanacaklar ve sunaklarýmda kurban edilecekler.
Bir gün gelecek bütün dünyanýn Efendisi olacaðým ve bütün halklar benim olacak.
Dinleyin beni halklar, korkun benden. Önümde eðilin ve tapýn bana, çünkü ben Torak'ým.
BELGARIAD 5
Birinci Kýsým
GAR OG NADRAK
BÝRÝNCÝ BÖLÜM
GARÝON KATIR ÇINGIRAKLARININ SESÎNDE çok hüzünlü bir yan olduðuna karar ver-
di. Katýr pek sevilesi bir hayvan deðildi bir kere, adýmýnda da öyle ince bir fark vardý ki, boynundaki
çýngýraða acýklý bir hava veriyordu. Katýrlar Mulger adlý Drasniyalý bir tüccarýn malýydý; sýrýk gibi, sert
bakýþlý bir adamdý Mulger, Gar og Nadrak'a giderken Garion, îpek ve Belgarath'ý da kervanýna almayý
kabul etmiþti bir ücret karþýlýðý tabii. Mulger'in katýrlarý mal yüklüydü; Mulger'in kendisi de bir katýr
sürüsü kadar önyargý yüklüydü. Bu kýymetli tüccarla îpek daha ilk görüþte birbirlerinden hazzetme-
miþlerdi; Drasniya'dan doðuya, alçak tepeler arasýndan Nadrak ülkesinin sýnýrýný belirleyen dik tepele-
re doðru yol alýrlarken, îpek bu yurttaþýný iðnelemek için hiçbir fýrsatý kaçýrmýyordu, ikisinin kavga sýný-
rýnda dolaþan laf atýþmalarý, Mulger'in katýrlarýnýn çýngýraklarýnýn monoton sesi kadar bozuyordu Gari-
on'un sinirlerini.
Garion'un tam da bu sýralarda kolay sinirlenir olmasýnýn belli bir nedeni vardý. Korkuyordu. Bu-
nu kendisinden saklamaya çalýþmasýnýn anlamý yoktu. Kitabý Mrin'in bilmece gibi sözleri kendisine en
ince ayrýntýsýna kadar açýklanmýþtý. Zamanýn baþýndan beri yazgýlý olan bir karþýlaþmaya doðru gidiyor-
du ve bundan kaçýnmanýn yolu yoktu. Bu karþýlaþma bir deðil iki Kehanetin nihai sonucuydu ve bunlar-
dan birini bir yerlerde bir yanlýþlýk olduðuna ikna edebilse bile, öteki hiç acýmadan ve kiþisel duygularý-
na aldýrmadan onu bu karþýlaþmaya zorlayacaktý.
"Bence meseleyi anlamýyorsun Ambar,” diyordu Mulger Ipek'e, gerçekten nefret ettikleri bi-
riyle konuþan insanlarýn o kesin ve keskin tavrýyla. "Benim yurtseverliðimin ya da yursevmezliðimin
bununla bir ilgisi yok. Drasniya'nýn refahý ticaretten geçiyor; Haberalma Servisindeki senin gibi adam-
lar tüccar kisvesi altýnda gizlendikleri sürece de, çok kýsa bir süre sonra Drasniyalýlar hiçbir ülkede iyi
kabul görmeyeceklerdir." Mulger tüm Drasniyalýlarda varolan bir içgüdüyle îpek'in iddia ettiði kiþi ol-
madýðýný anlayývermiþti.
"Yapma Mulger," dedi îpek aþaðýlayan bir tavýrla, "bu kadar da saf olamazsýn. Dünyadaki bütün
krallýklar haberalma faaliyetlerini ayný þekilde gizler. Tolnedralýlar da, Murgolar da hatta Thullar bile.
Ne yapayým istiyorsun? Göðsümde 'casus' yazan bir tabelayla mý dolaþayým?"
"Doðrusunu istersen, senin ne yapacaðýn beni hiç ilgilendirmiyor Ambar," dedi Mulger zayýf
yüzünde sert bir ifadeyle. "Sadece sizin güvenilmez insanlar olmanýz yüzünden gittiðim her yerde þüp-
heyle karþýlanmaktan býktýðýmý biliyorum ben."
îpek aldýrmaz bir tavýrla omuz silkerek, "Dünya böyle Mulger," dedi. "Alýþsan iyi olur, çünkü de-
ðiþeceði de yok."
Mulger fare suratlý Drasniyalýya ters ters baktý çaresiz bir ifadeyle, sonra sert bir hareketle dö-
nüp katýrlarýnýn yanýna gitti.
"Adamcaðýzý biraz fazla zorlamýyor musun?" dedi Belgarath, atla giderken hep olan o uyuklu-
EFSUNCUNUN SON OYUNU
yormuþ görüntüsünden silkinerek. "Eðer çok sinirlendirirsen bizi sýnýr muhafýzlarýna ihbar eder, biz de
Gar og Nadrak'a asla giremeyiz."
"Mulger aðzýný bile açamaz eski dostum," dedi îpek. "Eðer açarsa, soruþturma için onu da alýko-
yarlar ve malla‘ arasýnda orada olmamasý gereken birkaç þey taþýmayan tek bir tüccar bile yoktur bu
dünyada."
"Niye onu rahat býrakmýyorsun?" diye sordu Belgarath.
"Yapacak baþka iþim yok," dedi îpek omuz silkerek. "Yoksa manzarayý seyretmek zorunda kalý-
rým, ki doðu Drasniya manzarasý beni sýkýntýdan öldürür."
Belgarath ekþi bir suratla homurdanarak gri kukuletasýný baþýna geçirip yeniden uyuklamaya
koyuldu.
Garion kederli düþüncelerine geri döndü. Alçak tepeleri örten çalýlarýn iç karartýcý griyeþil bir
rengi vardý; Kuzey Kervan Yolu bunlarýn arasýndan tozlu, beyaz bir yara izi gibi kývrýlarak geçiyordu.
Neredeyse iki haftadýr gök bulutlarla kaplýydý, ama bu bulutlarda rutubetin izi bile yoktu. Kasvetli, göl-
gesiz bir dünyadan geçerek, karþýlarýndaki ufukta yükselen sarp yamaçlara doðru ilerliyorlardý.
Garion'u en çok kýzdýran, durumdaki adaletsizlikti. Bunlarýn olmasýný o istememiþti ki. Büyücü
olmayý o istememiþti. Riva Kralý olmayý o istememiþti. Prenses Ce'Nedra ile evlenmeyi isteyip isteme-
diðinden bile emin deðildi ama bu konuda ikircikliydi. Küçük imparatorluk prensesi harika biri olabili-
yordu bazen genellikle bir þey elde etmeyi istediði zamanlar. Ama çoðu kez bir þey istemiyordu ve o
zaman da gerçek tabiatý ortaya çýkýyordu. Eðer bütün bunlarý kendi istemiþ olsaydý, o zaman kendisine
düþen görevi de, eh, ne yapalým, diyerek kabul edebilirdi. Ama ona seçme hakký verilmemiþti ve içinden
kayýtsýz gökyüzüne, "Niye ben?" diye haykýrmak geliyordu.
Uyuklayan dedesinin yanýnda, bir tek Aldur Taþý'nýn mýrýltý halindeki þarkýsýný dinleyerek sürü-
yordu atýný; üstelik bu bile huzursuz ediyordu onu. Sýrtýna baðlý dev kýlýcýn kabzasýndaki Taþ, salakça
bir hevesle sonu gelmez þarkýlar söyleyip duruyordu. Torak'la karþýlaþmak Taþ'ý heyecanlandýrýyor ola-
bilirdi, ama Angarakla‘n Ejderha Tanrýsý ile karþýlaþacak olan Garion'du, kanýný dökecek olan da oydu.
Bütün bunlar düþünüldüðünde, Taþ'ýn bu tükenmeyen neþesi zevksizlik gibi geliyordu ona.
Drasniya ile Gar og Nadrak arasýndaki sýnýr Kuzey Kervan Yolu'nu dar, kayalýk bir geçitte ke-
siyordu; Drasniya ve Nadrak garnizonlarý, tek bir yatay sýrýktan oluþan sýnýr kapýsýnýn iki tarafýndan
birbirlerine bakýyorlardý. Kendi baþýna alýndýðýnda gerçek bir engel deðildi sýnýr. Simgesel olarak ise,
Vo Mimbre'nin ya da Tol Honeth'in kapýlarýndan bile daha tehdit ediciydi. Kapýnýn bir yanýnda Batý, öte
yanýnda Doðu vardý. Tek bir adýmla bir dünyadan bambaþka bir dünyaya geçiliyordu; Garion o adýmý
atmamayý diledi bütün varlýðýyla.
îpek'in tahmin ettiði gibi, Mulger sýnýrda ne Drasniyalý mýzrakçýlara, ne de deri giysili Nadrak
askerlerine söz etti kuþkulanndan. Gar og Nadrak daðlanna olaysýz geçtiler. Sýnýrý geçer geçmez, ker-
van yolu hýzla akan bir dereyi izleyerek dar bir vadiden yukan çýkmaya baþladý. Vadinin duvarlan dim-
dik, kapkara ve iç karartýcýydý. Üstlerindeki gökyüzü kirli gri bir þerit gibi kaldý; katýr çýngýraklan vadi
duvarlannda yankýlanarak derenin sesine eþlik etmeye baþladý.
Belgarath uyanarak dikkatli gözlerle çevreyi taradý, îpek'e çenesini tutmasýný ima eden bir ba-
kýþ fýrlatarak boðazýný temizledi. "Size teþekkür etmek isteriz deðerli Mulger; buradaki iþlerinizde iyi
þanslar."
Mulger ihtiyar büyücüye soru sorarcasýna dik dik baktý.
"Bu vadinin sonunda sizden ayrýlacaðýz," dedi Belgarath hiç renk vermeden. "Bizim iþimiz þu
yönde." Eliyle belirsiz bir hareket yaptý.
"îþiniz hakkýnda hiçbir þey bilmek istemiyorum," diye homurdandý Mulger.23
"Bilmiyorsunuz zaten," dedi Belgarath. "Lütfen Ambar'ýn sözlerini de fazla ciddiye almayýn. Ko-
miklik yapmayý sever, insanlarý kýzdýrmak için de her zaman inanmadýðý þeyler söyler. Tanýþanýz o ka-
BELGARIAD 5
dar da kötü olmadýðýný görürdünüz."
Mulger îpek'e uzun uzun baktý, ama yorum yapmadý, "iþiniz her neyse iyi þanslar," dedi sonra
kendini zorladýðýný belli ederek. "Siz ve delikanlý fena yol arkadaþlarý deðildiniz."
"Size borçluyuz deðerli Mulger," dedi ipek alaylý bir saygý gösterisiyle. "Konukseverliðiniz pek
duygulandýrýcýydý."
Mulger tekrar îpek'e bakarak, "Sizden hiç hoþlanmadým Ambar," dedi. "Tadýnda býrakalým en i-
yisi."
"Kalbim kýrýldý þimdi," diye sýrýttý îpek.
"Uzatma," diye homurdandý Belgarath.
"Onun gönlünü kazanmak için elimden geleni yaptým ama," diye itiraz etti ipek.
Belgarath arkasýný döndü.
"Gerçekten yaptým," diye Garion'a döndü ipek yüzünde yalancý bir içtenlikle.
"Doðrusu ben de inanmýyorum," dedi Garion.
"Kimse beni anlamýyor," dedi ipek içini çekerek. Sonra gülerek vadiden yukarý atýný sürdü; ken-
di kendine mutlu mutlu ýslýk çalýyordu.
Vadinin baþýnda Mulger'den ayrýlýp kervan yolunun soluna dönerek kayalarla kuru aðaç gövde-
lerinin arasýna daldýlar. Taþlýk yamacýn tepesine vardýklarýnda durup katýrlarýn gözden kaybolmasýný
beklediler.
"Ne yöne gidiyoruz?" diye sordu ipek, gözlerini kýsýp tepelerinden geçen bulutlara bakarak.
"Yar Gurak'a gittiðimizi sanýyordum."
"Gidiyoruz zaten," dedi Belgarath sakalýný kaþýyarak. "Ama çevresinden dolanýp karþý taraftan
gireceðiz þehre. Mulger'in önyargýlarý, onunla yolculuk etmemizi biraz riskli hale getirdi. Yanlýþ zaman-
da aðzýndan bir þey kaçýrabilir. Ayrýca oraya varmadan Garion'la benim bir þey yapmamýz lazým." ihti-
yar etrafa bakýndý. "Þurada olabilir," dedi tepenin öte yanýna gizlenmiþ, alçak, yeþillik, küçük bir vadiyi
iþaret ederek. Oraya vardýklarýnda atlarýndan indiler.
Tek yük atlarýný da yedeðine alan ipek, küçük bir kaynaðýn yanýna giderek atlan ölü bir aðaç
gövdesine baðladý.
"Ne yapacaðýz dede?" diye sordu Garion atýndan inerken.
"Senin þu kýlýcýn biraz fazla dikkat çekici," dedi ihtiyar. "Yol boyunca bir sürü soruya muhatap
olmak istemiyorsak, bir þey yapmalýyýz bu konuda."
"Onu görünmez mi yapacaksýn?" diye sordu ipek ümitle.
"Bir anlamda evet," dedi Belgarath. "Zihnini Taþ'a aç Garion. Býrak seninle konuþsun."
"Anlamýyorum," dedi Garion kaþlarýný çatarak.
"Rahatla, iþi Taþ'a býrak. Seninle konuþurken çok heyecanlanýyor, o yüzden önerilerine aldýrma.
Gerçek dünyayý kavrayýþý çok sýnýrlý. Rahatla ve zihnini serbest býrak. Onunla konuþmam lazým; bunu
da ancak senin üzerinden yapabilirim. Baþka kimseyi dinlemez."
Garion bir aðaca dayadý sýrtýný; bir an sonra zihni çeþit çeþit tuhaf görüntüyle dolmuþtu. Bu im-
gelerle bezenen dünyanýn hafif bir mavi halesi vardý sanki; herþey sanki düz yüzeyler ve bir kristalin
keskin kenarlanndan oluþuyormuþ gibi köþeliydi. Arada kendisinin çok berrak bir suretini gördü; elin-
de alevler saçan kýlýcý, yolundan kaçýþan yüzsüz kalabalýklarýn üzerine hýzla sürüyordu atýný. Tam o an-
da zihninde Belgarath'ýn sesi çýnladý: "Kes þunu!" Sözler Garion'a deðil Taþ' a yöneltilmiþti. Derken ihti-
yarýn sesi bir mýrýltýya dönüþtü; talimat veriyor, bir þey açýklýyordu. Öteki, kristal bilincin cevaplarý bi-
raz isteksiz gibiydi, ama sonunda anlaþtýlar ve Garion'un zihni yeniden berraklaþtý.
Belgarath dertli bir ifadeyle baþýný sallayarak, "Çocukla konuþmak gibi," dedi. "Sayýlardan hiç
EFSUNCUNUN SON OYUNU
anlamýyor; tehlike kavramýndan ise haberi bile yok."
"Hâlâ orada," dedi ipek hayal kýnklýðýna uðramýþ bir sesle. "Kýlýcý görebiliyorum hâlâ."
"Orada olduðunu bildiðin için," dedi Belgarath. "Baþkalarý fark etmeyecek."
"O kadar iri bir þeyi nasýl fark etmezmiþ insan?"
"Çok karýþýk," dedi Belgarath. "Taþ insanlarý kendisini ve kýlýcý görmemeye teþvik edecek. Çok
dikkatle bakarlarsa, Garion'un sýrtýnda bir þey olduðunu anlarlar, ama ne olduðunu keþfetmeye çalýþa-
cak kadar meraklanmazlar da. Aslýnda çoðu insan Garion'u da fark etmeyecek."
"Garion da mý görünmez oldu diyorsun yani?"
"Hayýr. Sadece þimdilik dikkat çekici biri deðil. Haydi gidelim. Bu daðlarda gece çabuk iner."
Yar Gurak Garion'un hayatýnda gördüðü en çirkin þehirdi belki de.
Sapsarý akan bir çayýn iki kýyýsýna kurulmuþtu; çamurlu, zemini düzeltilmemiþ sokaklarý, çayýn
kesip geçtiði tepenin dik yamaçlarýna týrmanýyordu. Çayýn içinden geçtiði dar vadinin iki yanýndaki tüm
bitkiler temizlenmiþti. Tepenin içine giren tüneller ve derin kazý alanlarý vardý. Kazýlý alanlardan çýkan
küçük pýnarlarýn çamurlu sularý tepe aþaðý akarak çayý daha da bulandýnyordu. Þehir alelacele kurulu-
vermiþ gibiydi; bütün binalar da gecekonduya benziyordu. Yapýlarda kütük ve yontulmamýþ taþlar kul-
lanýlmýþtý, çoðu evin de çatýsýna branda gerilmiþti sadece.
Sokaklar çoðunun sarhoþ olduðu belli olan sýska, karanlýk yüzlü Nadraklarla doluydu. Þehre gi-
rerlerken, meyhanelerden birinin kapýsýnda berbat bir kavga çýktý; mecburen durup iki düzine Nadra-
kýn çamurda yuvarlanarak birbirlerini bayýltmaya, hatta yaralamaya çabalamalarýný seyrettiler.
Çamurlu bir sokaðýn ucunda bir han bulduklarýnda, güneþ de batmaya baþlamýþtý. Birinci katý
taþtan, ikinci katý ise kütüklerden yapýlmýþ büyük, kare þeklinde bir binaydý bu; ahýrlan ise arka taraf-
taydý. Atlarýný baðlayýp gece için bir oda tuttular ve yiyecek bir þeyler bulma umuduyla, hanýn meyha-
neye benzeyen salonuna girdiler. Salondaki tahta sýralar dingildekti ve yaðlý masalar ekmek kýrýntýlarý
ve yemek artýklarýyla doluydu. Zincirlere asýlý yað lambalarý pis pis tütüyordu ve ortalýkta müthiþ bir
haþlanmýþ lahana kokusu vardý. Dünyanýn çeþitli yerlerinden gelmiþ tüccarlar, temkinli gözlerle küçük
gruplar halinde oturmuþ, etraflarýnda bir þüphe perdesi, akþam yemeklerini yiyorlardý.
Belgarath, ipek ve Garion boþ bir masaya oturarak, yaðlý önlüklü, sarhoþ bir garsonun getirdiði
tahta çanaklardaki yahniyi yediler. Yemekleri bitince ipek gürültüler gelmekte olan yan salona bir göz
atýp, soru sorarcasýna Belgarath'a baktý.
ihtiyar baþýný sallayarak, "Boþ ver," dedi. "Nadraklar sinirli insanlardýr, Batý ile iliþkileri de bu-
günlerde biraz gergin. Bela aramayalým."
ipek asýk suratla baþýný salladý; sonra gece için tuttuklarý odaya çýktýlar. Garion elindeki titreþen
mumu kaldýrarak kuþkuyla duvarlara dayalý, yontulmamýþ kütüklerden yapýlmýþ yataklara baktý. Yatak
yaylarý iptendi, þiltelerse saman doluydu; þiltelerin içindeki samanlar top top olmuþtu ve pek de temize
benzemiyorlardý. Aþaðýdaki kumar salonundan gelen gürültü dayanýlýr gibi deðildi.
"Bu gece pek uyuyamayacaðýz herhalde," dedi.
"Madenci þehirleri çiftçi köylerine benzemez," dedi ipek. "Çiftçiler sarhoþ bile olsalar nezaket
kurallarýna uyarlar. Madenciler ise daha gürültücü olur."
Belgarath omuzlarýný silkerek, "Biraz sonra sakinleþirler," dedi. "Geceyarýsý olmadan çoðu sýzar
zaten." Ipek'e döndü. "Sabah dükkânlar açýlýr açýlmaz, gidip bize farklý giysiler al, tercihan kullanýlmýþ
olsun. Altýn arayýcýsý kýlýðýna girersek kimse bizimle fazla ilgilenmez. Bir kazma, iki tane de taþ çekici al.
Yük atýnýn arkasýna görünür þekilde baðlarýz."
"Bunu daha önce de yapmýþ gibisin."
"Zaman zaman, iyi bir gizlenme yoludur. Altýn arayýcýlarý deli olur zaten, o yüzden tuhaf yerler-
de bulunmalarý kimseyi þaþýrtmaz." ihtiyar güldü. "Bir keresinde altýn bile bulmuþtum kolun kalýnlýðýn-
BELGARIAD 5
da bir damar."
ipek dikkat kesildi. "Nerede?"
"Þu taraflarda bir yerde," dedi Belgarath, omuz silkip eliyle belirsiz bir iþaret yaparak. "Tam
yerini unuttum."
"Belgarath!" dedi ipek acýklý bir sesle.
"Dikkatini daðýtma þimdi," dedi Belgarath. "Biraz uyuyalým. "Sabah mümkün olduðunca çabuk
ayrýlmak istiyorum buradan."
Haftalardýr tepelerinde olan bulutlar gece vakti daðýlmýþtý; Garion uyandýðýnda, güneþin altýn
rengi ýþýklan süzülüyordu pis pencereden. Belgarath odanýn öteki tarafýndaki kaba saba masaya otur-
muþ, elindeki haritayý inceliyordu; ipek ise gitmiþti bile.
"Öðleye kadar uyuyacaksýn sanmýþtým," dedi ihtiyar, Garion doðrulup gerinirken.
"Uyumakta zorluk çektim," diye cevap verdi Garion. "Aþaðýda çok gürültü vardý."
"Nadraklar öyledir."
Garion'un aklýna bir þey geldi birden. "Pol Teyze ne yapýyordur þimdi?"
"Uyuyordur herhalde."
"Bu saate kadar mý?"
"Orada saat çok erken daha."
"Anlayamadým."
"Riva buradan bin beþ yüz fersah daha batýda," dedi Belgarath. "Güneþin oraya ulaþmasýna sa-
atler var daha."
"Bunu düþünmemiþtim," dedi Garion gözlerini kýrpýþtýrarak.
"Belli oluyor."
Kapý açýldý ve elinde çýkýnlar ve yüzünde berbat bir ifadeyle îpek içeri girdi. Çýkýnlarý yere fýrla-
týp, aðzýnýn içinden lanetler okuyarak pencereye yürüdü.
"Neye bozuldun öyle?" diye sordu Belgarath yumuþak bir sesle.
"Þuna bir baksana," diye elindeki parþömeni salladý îpek.
"Mesele nedir?" dedi Belgarath parþömeli alýp göz atarken.
"Bu iþ yýllar önce bitmiþti," dedi ipek öfkeli bir sesle. "Neden hâlâ piyasada bunlar?"
"Eþkalini çok güzel tarif etmiþler," dedi Belgarath.
"Yaa," dedi ipek alýnmýþ bir ifadeyle. "Sence sansara benziyor muyum ben?" diye sordu Garion'a
dönerek.
"...Kötü tabiatlý, sansar suratlý bir adamdýr," diye okudu Belgarath. "Sinsi gözleri ve uzun, sivri
bir burnu vardýr. Zarda hile yapar."
"Keser misin lütfen?"
"Nedir bu?" diye sordu Garion.
"Yýllar önce yetkililerle aramda bir anlaþmazlýk olmuþtu," dedi ipek önemsemez bir tavýrla. "Çok
ciddi bir þey deðildi, ama hâlâ bu aranýyor ilanýný dolaþtýrýyorlar ortada." Belgarath'ýn keyifli bir yüzle
okumakta olduðu parþömeni iþaret etti öfkeyle. "Ödül bile koymuþlar baþýma." Biraz düþündü. "Gerçi ö-
dülün gurur verici olduðunu da kabul etmem gerek."
"istediðim þeyleri aldýn mý?" diye sordu Belgarath.
"Tabii."
EFSUNCUNUN SON OYUNU
"Öyleyse kýyafet deðiþelim ve senin ünün yüzünden bir kalabalýk toplanmadan buradan sývýþa-
lým."
Kullanýlmýþ Nadrak giysileri esas olarak deriydi dar deri pantolonlar, dar yelekler ve kýsa kollu
keten tunikler.
"Çizme almadým," dedi ipek. "Nadrak çizmeleri çok rahatsýz olur. Ayakkabýcýlarý sað ayaðýn sol
ayaktan farklý olduðunu öðrenememiþler daha." Sivri çuha bir þapkayý kafasýna geçirip yan yatýrdý.
"Nasýl durdu?" diye sordu poz vererek.
"Sansara hiç benzemiyor, deðil mi?" diye sordu Belgarath Garion'a.
ipek ona öfkeyle baktýysa da aðzýný açmadý.
Aþaðý inip atlarýný hanýn bitiþiðindeki ahýrdan alarak bindiler. Yar Gurak'tan çýkarlarken I-
pek'in yüzünde hâlâ ekþi bir ifade vardý. Þehrin kuzeyindeki bir tepeye vardýklarýnda atýndan atlayýp
yerden bir taþ aldý ve yüzünde vahþi bir ifadeyle aþaðýdaki binalara fýrlattý.
"için rahatladý mý?" diye sordu Belgarath merakla.
ipek burnunu çekerek tekrar atýna bindi ve önlerine düþüp tepenin öbür yanýna doðru yola ko-
yuldu.
BELGARIAD 5
摘要:

TEÞEKKÜRÖncelikle tarama iþini gerçekleþtiren Kender'e çok teþekkürler.Sadece bu ekitap deðil taramýþ olduðu tüm eserler için sonsuz teþekkürler.Kender'in diðer kitaplarýna www.kitap.perisi.com adresinden ulaþabilirsiniz.Tarama iþini gerçekleþtirdiði için Kender'e bu kadar teþekkür ediyorsakelbettek...

展开>> 收起<<
belgariad-5.pdf

共197页,预览40页

还剩页未读, 继续阅读

声明:本站为文档C2C交易模式,即用户上传的文档直接被用户下载,本站只是中间服务平台,本站所有文档下载所得的收益归上传人(含作者)所有。玖贝云文库仅提供信息存储空间,仅对用户上传内容的表现方式做保护处理,对上载内容本身不做任何修改或编辑。若文档所含内容侵犯了您的版权或隐私,请立即通知玖贝云文库,我们立即给予删除!
分类:外语学习 价格:5.9玖币 属性:197 页 大小:511.94KB 格式:PDF 时间:2024-12-24

开通VIP享超值会员特权

  • 多端同步记录
  • 高速下载文档
  • 免费文档工具
  • 分享文档赚钱
  • 每日登录抽奖
  • 优质衍生服务
/ 197
客服
关注